İLETİŞİM HATALARI-İLETİŞİMİ KATLEDENLER!

Kişiler arası bir çatışmada, yangına körükle gidip işleri daha da zora sokmak istiyorsanız, aşağıda belirtilenleri yapabilirsiniz!!

  • Karşınızdaki kişinin söylediklerini önemsemeyin, dinliyormuş gibi yapın, birazdan konuşma sırası size geldiğinde söyleyeceklerinizi içinizden planlayın, veya söylediklerini dinlemeye değer bulmadığınızı açıkça (sözel yollarla ve beden diliyle) belli edin.
  • Sadece onun size ilettiği düşüncelere ve söylediklerine odaklanıp, bunların ardındaki olası duyguları gözardı edin. Çatışmayı bir ‘fikir kavgası’na dönüştürüp onu düşünsel olarak mat etmeye çalışın (fikirlerindeki açık noktaları, mantıksal tutarsızlıkları yakalamaya çalışın, vb.).
  • Karşınızdaki öfkelenmeden sakin kalmayı başarabiliyorsa, bunu onun ‘vurdumduymazlığına’ yorun, ve ‘eşit şartlarda’ kavga edebilmek için onun da öfkelenmesini sağlayın (öfkesini provoke etmek ve onu kızıştırmak için her türlü yolu kullanabilirsiniz)
  • Karşınızdaki sizden daha ‘öfkeli’ rolündeyse, daha sonra size yaptıklarından pişmanlık duyup vicdan azabı çekmesini sağlamak üzere, ‘‘masum ve çaresiz kurban” rolünü oynayın.
  • Eskiye ait ve çatışma konusundan farklı konuları da tartışmaya katın (eski defterleri karıştırın)
  • Karşı tarafın kendisini ‘suçlanmış’ hissetmesini ve kendisini savunmaya geçmesini istiyorsanız, ‘sen dili’ kullanın.
  • “Üzüm yemek yerine, bağcıyı dövmeyi/yenmeyi” hedefleyin.
  • Çatışma için zamanlamayı “iyi” ayarlayın. Örneğin, eşiniz/çocuğunuz tam evden çıkacakken, tam uyuyacakken, veya keyifle birlikte bir şeyler yaparken bir tartışma başlatın.
  • Tartışırken sürekli “niçin yaptın/yapıyorsun?” diye sorun.
  • Karşı tarafın yaptıklarına (veya yapmadıklarına) kendinizce nedenler bulun (“…çünkü beni sevmiyorsun, önemsemiyorsun, vb.”)
  • Karşı tarafın beynini okumaya çalışın (“sen aslında şöyle düşünüyorsun, vb.”).
  • Kendi konumunuzun üstünlüğünü (yaş, cinsiyet, para, bilgi, eğitim, vb.) sürekli vurgulayın.
  • Sıkıştığınızda orayı terk edin, veya içinize kapanın. Bırakın o kendi kendine bağırıp çağırsın.
  • O size saldırmadan siz kendinize saldırın ve kendi ipinizi çekin (“ben zaten rezil birisiyim, kendimden nefret ediyorum, vb.”).
  • Karşınızdakinin kendi beyninizi okumasını ve isteklerinizi/ihtiyaçlarınızı siz dile getirmeden anlamasını/hissetmesini bekleyin. Siz bunları dile getirdikten sonra ihtiyaçlarınızı gidermeye çalışırsa “artık iş işten geçti” deyin.
  • Felaket tellallığı yapın (“her şey kötüye gidiyor… hep böyle gidecek… ilişkimiz bitmiş..vb.”)
  • Bol bol “gereklilikler”den, “mecburiyetler”den sözedin (“şöyle olması lazım, böyle davranmalısın, böyle olmalı, böyle olmamalı, vb.)
  • İlişkide “Ya hep, ya hiç” ilkesine göre davranın (“beni ya seviyor, ya sevmiyor”, “bana her şeyini anlatsın, ya da hiç anlatmasın”, “bu ilişki mükemmel değilse, çok kötü demektir”, vb.)

 

 

SERHAT TÜRKTAN

Uzman Klinik Psikolog

(Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Lisans-1996,

Boğaziçi Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans-2003)

Psikodrama Grup Terapisti (İstanbul Psikodrama Enstitüsü-2006)

Hipnoterapist (Ankara Omni Hipnoz Akademisi-2007)

 

0533 4647497

www.psikologserhat.com

www.facebook.com/eskisehirpsikologserhattürktan

www.tavsiyeediyorum.com/serhattürktan