PSİKOLOJİK TRAVMA VE STRES

Travmatik olaylar; doğal afetler, cinsel/fiziksel istismar, yoğun şiddet, yakın kaybı gibi kişinin yaşamını,  kişisel bütünlüğünü (sosyal, tarihsel, ruhsal), sevdiklerini ve inanç sistemini (yaşanılan dünyanın güvenli ve adil olduğu inancı,vs.) doğrudan veya dolaylı olarak tehdit eden olaylardır. Bu olaylara doğrudan maruz kalmak veya tanık olmak (hele ki sevilen bir kişinin yaşadığı olaya tanık olunuyorsa), kişinin yaşamındaki duygusal, fiziksel, sosyal ve bilişsel devamlılıkta bir kırılmaya yolaçabilir. Zaten “travma” kelimesi de tıp dilinde“kırılma/hasar” anlamı taşımaktadır. Bir kemiğimiz kırıldığında kırılan yerin etrafında bazı değişikler oluyor. Vücudun mikroplarla savunma görevi üstlenen hücreleri o bölgeye akın ediyor ve dolayısıyla orası şişiyor, kan toplanıyor,ateş yükseliyor, biz de o kemik eski haline gelene dek dışarıdan alçıyla destekliyoruz. İşte aynı şekilde biz de psikolojik bir travmaya  maruz kaldığımızda “normal durumlarda göstermeyeceğimiz” bazı tepkiler veriyoruz, savunma ve başetme mekanizmalarımızı harekete geçiriyoruz ve kemiği alçıyla nasıl destekliyorsak aynı şekilde dışarıdan sosyal destek alıyoruz.

Buradaönemli olan, travma sonrası bedenin ve beynin verdiği tepkilerin anormal tepkiler değil “anormal bir durum karşısında normal tepkiler” olduğunu bilmektir. Ve bu tepkiler büyük ölçüde kişinin bedenini ve kişisel bütünlüğünü koruma amaçlı savunma mekanizmalarıdır.

Gündelik hayatta da stres yaratıcı bir çok durum yaşayabiliriz. Tehlikeli bir durumla karşılaştığımızda bedenimiz otomatik olarak kendisini “kaçmaya veya savaşmaya veya donup kalmaya” hazırlar. Gözlerimizin faltaşı gibi açılması, vücuda daha çok kan pompalanması, kanda pıhtılaşmaya yarayan maddelerin salgılanması, çocuklarda (ve bazen yetişkinlerde) tuvalet ihtiyacı doğması, kaslarımızın gerilmesi,vs. bu hazırlığın sonucudur. Vücudumuz tehlike karşısında daha iyi başedebilmek için tüm alıcılarını çalıştırıyor (gözler, kulaklar,vs.), olası kan ihtiyacına ve kan kaybına yönelik tedbirler alıyor, vücuttaki fazla yükleri atmak istiyor ve kasları alarma geçiriyor.

Travma durumlarında ortaya çıkan stresin süresi ve yoğunluğu, gündelik stres yaratan olaylar/durumlar karşısında yaşadığımız stresten daha fazladır ama her iki durumda da stres karşısında verdiğimiz tepkilerin birçoğu son derece NORMAL VE İŞLEVSELDİR. Örneğin depremin hemen sonrasında binalara –hele ki hasarlıysa- girmeye korkmak çok normaldir, kişinin yaşamını korumaya yönelik işlev gören bir korkudur. Aynı şekilde uykusuzluk, uykusu korkunç bir uğultu ve sarsıntı ile bölünmüş olan insanlar için en doğal tepkidir. Ancak bu tepkiler tehlike geçtikten çok sonra bile aynı yoğunlukta devam ediyorsa ve bizi esir edip günlük yaşantımızı yoğun biçimde aksatıyorsa anormal bir durumun varlığından sözedebiliriz.

Yetişkinlerde travma sonrası oluşabilecek tepkilerden bazıları şunlar olabilir :

*Uyku ile ilgili problemler

*Beslenme ile ilgili problemler

*Dış uyaranlara aşırı hassasiyet

*Kas titremeleri

*Yüksek tansiyon

*Sinirli olma hali

*Konsantrasyon bozukluğu

*İçe kapanma

*Korkular

*Kaçınmaya yönelik davranışlar

*Travmatik olayın zihinde tekrar tekrar yaşanması

*Gece kabusları

Çocuklarda travma sonrası görülebilecek bazı tepkiler ise şunlar olabilir:

*Ailelerinden kısa süreli de olsa ayrılmaktan kaçınma

*Hayal dünyasına eskisinden daha fazla dalma

*İçine kapanma

*Konsantrasyon bozukluğu

*Gece korkuları, uyku bölünmesi

*Karanlıktan, yalnız kalmaktan, kapalı yerlerden korkma

*Yaşadıkları olayı abartılı anlatma

*Yaşından beklenmeyecek davranışlar geliştirme (altını ıslatma, parmak emme)

*Aşırı hareketlilik, devamlı ilgi ve fiziksel temas ihtiyacı

*Şımarma ve kapris (bir travma sonrasında çocukların ilgi ve sevgi açlığının artması normaldir)

*Saldırganlık

*Doğa olaylarından (şimşek, yağmur,vs.) ve ani seslerden, ışıktan korkma

*Baş ağrısı, ateş, kusma gibi bedensel tepkiler

Bu tepkiler, travma sonrası oluşabilecek tepkilerin yalnızca bazılarıdır. Her birey kendine özgü farklı tepkiler geliştirebilir. Bu tepkilerin hepsinin, bütün travmatik olaylardan sonra ve travma yaşamış her kişide görülebileceğini düşünmek yanlış olur.

Bir afette çok büyük kayıplar vermiş bir yetişkin veya çocuk bazen bu travmayı çok az hasar ile atlatabilirken görünürde fazla kaybı olmayan bir çocuk veya yetişkinde bir çok belirti görülebilir. Bazen belirtiler travmatik olayın hemen peşisıra gözlenebilir, bazen ise “normal” gibi görünen bir dönem yaşandıktan sonra birden ortaya çıkabilir.

TRAVMA VE STRES KARŞISINDA BAŞETME YÖNTEMLERİ

BASIC-Ph, bizim hayatımızdaki başlıca unsurları özetle ifade etmek için bu unsurların İngilizce karşılıklarının baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltmadır. (MooliLahad, 1997)

B         Belief (inanç, bakış açısı)

A        Affect (duygular)

S         Social (sosyal destek)

I          Imagination (hayalgücü, sanat)

C         Cognition (düşünceler, doğrubilgilenme)

Ph      Physiological (egzersiz, sağlıklı beslenme/nefes)

Bir afet veya travma sonrasında veya genel olarak stres karşısında psikolojik desteğe ihtiyaç duyan kişiye yardım edebilmek için bu unsurları güçlendirmek, bu yönde bir destek vermek faydalı olacaktır. Her insan karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek için bazı “başetme yöntemleri” kullanır. Bu yöntemler kişiden kişiye değiştiği gibi zamana ve  duruma göre de değişebilir. Karşımıza çıkan zorluklardan, sıkıntılardan tamamen kurtulmak her zaman mümkün olmayabilir(doğal afetleri, ölümleri, hastalıkları, vb. tamamen ortadan kaldıramayız). Bu zorluklardan hiç etkilenmemek de pek mümkün değildir. Zorluklar karşısında her insan bir tepki gösterir. Korku, kaygı, öfke, üzüntü gibi duygusal tepkiler… veya uykusuzluk, iştahsızlık, çabuk sinirlenme, içe kapanma gibi davranışsal tepkiler… Zorluklardan tamamen kurtulmak veya bunlardan hiç etkilenmemek mümkün olmasa da bu zorlukların hayatımızı “altüst etmesini” ve bizi “yıkmasını” engelleyebiliriz. Bunu, kullandığımız “başetme yöntemlerini” zenginleştirerek yapabiliriz. O zaman hayatın zorlukları bize darbe vursa bile yıkamayacaktır.

Bu başetme yöntemleri de yukarıda saydığımız 6 unsura yöneliktir. Herbirini biraz açıklamak gerekirse:

İnanç/Bakış açısı:

 *Bizi olumsuz etkileyen, olayların/durumların kendisi değil, onlara yönelik bakış açımızdır. İnançlar ve bakış açısı değiştiğinde, olaylara ve durumlara verdiğimiz tepkiler de değişir

Duygular:

 *Korku, üzüntü, öfke, sevinç, şaşkınlık, çaresizlik, suçluluk gibi tüm duyguların mümkün olduğunca dile getirilmesi, başkalarıyla paylaşılması, ve bedenden atılması bedenimizin ve zihnimizin arınmasını sağlayacaktır

Sosyal destek:

*Sosyal destek ve bedensel temas, bedenimizde bağışıklık sistemini güçlendiren ve mutluluk duygusu yaratan hormonların salgılanmasını tetikler

Hayalgücü/sanat:

*Hikayeler, masallar, oyunlar, dans, resim, müzik gibi edebi/sanatsal faaliyetler, umut dolu hayaller kurmak, ve mizah, travma ve stres karşısında çok güçlü başetme yöntemleridir

Düşünceler/Doğru Bilgilenme:

*Zihnimizi kirleten ve hayata/olaylara olumsuz tepkiler vermemize neden olan bilişsel çarpıtmalardan kurtulup daha mantıklı ve nesnel/doğru bilgiye dayalı bir düşünce yapısı oluşturmak travma ve stres karşısında başetme gücümüzü artıracaktırE

Egzersiz, sağlıklı beslenme ve nefes:

*Hareket etmek, dans etmek, iş yapmak, hareketli oyunlar oynamak, doğada yürüyüş yaparak bedeni dinlendirmek, düzenli ve yeterli uyku, dengeli beslenme, yani kısacası bedenin sağlıklı olmasını sağlayacak herşey travma ve stres karşısında başetme gücümüzü artıracaktır